Adjust cookies
If you click on "Accept all cookies", you agree to the storage of cookies on your device in order to improve the navigation on the website, to analyze the use of the website and to support our marketing activities.
Essential cookeis
- Session cookies
- Login cookies
Performance cookies
Functional cookies
- Google Maps
- YouTube
- SocialShare Buttons
Targeting cookies
- Facebook Embeded

En İyi Yetenekleri İşe Almak ve Elde Tutmak İçin 11 Strateji

Günümüzde liderlerinin karşılaştığı değişimleri yansıtan işe alım stratejileri, yetenek yönetiminde kritik önemdedir. En iyi yeteneklerin size gelmesi için, kültür uyumu üzerine düşünmekten önyargılarınızı tespit etmeye varan çeşitli stratejileri aşağıda sizler için bir araya getirdik.

Bir siteye iş ilanı verip adayların size gelmesini bekleyeceğiniz günler çoktan geride kaldı. Artık en iyi yetenekleri organizasyonunuza çekmek ve onları ikna etmek çetin bir iş. İşe alımda avantajlar adaylardan yana ve başarılı bir işe alım, iki yönlü proaktif bir çabanın ürünü. Sadece işverenler doğru yeteneği aramıyor, yetenekler de doğru işvereni arıyor.

Yani sadece rekabetçi maaşlar ve yan haklardan fazlası gerekiyor. Aynı zamanda büyüme fırsatları, çeşitlilik eşitlik, kapsayıcılık ve aidiyetin olduğu bir iş yeri) ortamı için çaba gösterme, iyi bir iş-yaşam dengesi, psikolojik ve fiziksel sağlığı , destekleyici bir kültür bekleniyor. İş gücü üzerine yaptığımız araştırmada anket sorularına yanıt verenlerin % 98 oranında büyük çoğunluğu, bir sonraki iş başvurularından  iyi bir kurum kültürün önemli olacağını söyledi.

Yeteneklere ulaşmada rekabetin her zamankinden fazla olduğu bugünlerde, onları nasıl kazanıp elde tutabilirsiniz?

Bu 11 işe alım stratejisi, günümüzde işe alım liderlerinin karşılaştığı değişimleri yansıtıyor. En iyi yeteneklerin size gelmesi için kültür uyumu üzerine düşünmekten önyargılarınızı tespit etmeye varan çeşitli stratejileri sizler için bir araya getirdik.

1. EVP'nizi iyi anlayın

Çalışan değer önermesi (EVP), işverenin çalışanlara çalışmaları karşılığında sunduğu parasal ve parasal olmayan şeylerdir. Maaş, sağlık hakları, ilerleme ve terfi fırsatları, eğitim ve kişisel gelişim, uzaktan veya esnek saatlerde çalışma gibi avantajlar buna dahildir.

Ancak başarılı bir EVP, avantajlar listesinden ibaret değildir. Kurum kültürünüz, yani sizi diğer işverenlerden ayıran yönleriniz, çalışanları rakibiniz yerine sizinle çalışmaya teşvik eden özellikleriniz bunun bir parçasıdır.

2. Çalışanların sadece kültüre uymasına değil, kültüre katkıda bulunmasına önem verin

Kültür uyumundan çokça bahsedilir. Adayın kurum kültürüne ve mevcut iş gücüne uyumuna önem verilir. Ancak uyuma çok fazla odaklanmak, yetenek havuzunuzu sınırlamakla kalmaz, tüm iş gücünüzün standartlaşması riskini de taşır. Bu nedenle kültüre katkıyı hedef alın.

Farklı ve kapsayıcı ekipler, inovasyonun lokomotifidir. Hatta tüm sektörlerde farklı görüşleri dikkate alan organizasyonlar, daha yenilikçi ve yaratıcı olup, daha iyi kararlar veriyorlar.

Kendi iş gücünüz içinde nelere sahip olup hangi konuda eksikleriniz olduğunu değerlendirin. Ardından adayın, deneyimlerinden insani becerilerine kadar tüm yönleriyle inceleyerek size neler katabileceğine bakın.

3. İşe alımda eğitime dayalı stratejilerden beceriye dayalı stratejilere geçin

İş gücünün git gide küreselleştiği bugünlerde, tıpkı kültür uyumu stratejisi gibi, eğitime dayalı işe alım da geçerliliğini yitirdi. Eğitim düzeyleri ülkeden ülkeye değişiyor ve yüksek öğretimin maliyetinden dolayı dezavantajlı adaylar genellikle yarışın dışında kalıyor.

Elbette belirli diplomalar ve özel eğitim geçmişi gerektiren bazı roller var. Ancak birçok pozisyon için adayın uygulamalı deneyimi, yeteneği ve tutkusu, performans göstergesi olarak belki de daha fazla önemli.

Teknik açıdan nokta atışı bir çalışan aramaktansa, aktarılabilir becerilere sahip, eğitebileceğiniz veya uyum sağlayabilecek, alışılmadık adayları tarayabilirsiniz.

4. İşveren ödüllerinden en iyi şekilde yararlanın

“Ödüllü” olarak anılmak her zaman dikkat çeker ama her ödül aynı değildir. Birçok işveren ödülü çalışan geri bildirimlerinde sürekliliği yansıtmaz, çalışanların elde tutulmasına ilişkin kritik ölçütleri es geçer ve çalışan deneyiminden ziyade çalışan memnuniyetini yansıtır.

İş arayanlar için, mevcut çalışanlarca gizlilik esaslı yapılan değerlendirmelere dayalı ödüller, bir uzman grubunun ya da eski çalışanların oylamasıyla verilen ödüllerden çok daha değerlidir.

Tam da bu nedenle Great Place To Work® Sertifikası™, merkezinde çalışanın ve “şimdi ve burada” ilkesinin yer aldığı, gizliliği koruyarak yapılan Trust Index™ Çalışan Deneyimi Anketini kullandığımız, titiz Güven Modelimize dayanmaktadır. Bu metodoloji adalet, saygı, liderlerin güvenilirliği, iş yerinden gurur duyma ve takım ruhu dahil, yüksek güvene dayalı bir kurum kültürünün temel göstergelerini ölçer.

Sertifikasyon almanız, En İyi İşverenler™ listelerimizden birine girmeye yönelik bir adım atmanızı sağlar ve adınızı en iyi yeteneklere duyurmanın harika bir yoludur.

5. İş tanımlarınızı gözden geçirin

Adaylardan iş başvurularına emek harcamalarını bekliyorsak, biz de iş tanımlarımızda aynı emeği göstermeliyiz. Ne aradığınızı ifade etmekle kalmayın, neler sunabileceğinizi ve çalışanların neden sizinle çalışmak isteyeceğini de belirtin.

Kurumsal jargonla dolu ya da çalışanın ne yapacağından çok, organizasyonun ne yaptığına odaklanan iş tanımları, rakiplerin arasından öne çıkmayacaktır. Ayrıca iş tanımınızın dilinde veya gerekliliklerinde üstü kapalı önyargılar olabilir.

İş tanımlarınız üzerine uygulayarak cinsiyet imalı kelimeler, yaş ve ırkla ilgili önyargılar ve okuma zorluğu gibi hususları tespit edebileceğiniz çeşitli yazılımlar mevcuttur.

6. Adaylarınıza müşteriniz gibi davranın

Pazarlama ve işe alım stratejileri birbirini yansıtır. Müşteriye yönelik pazarlama materyallerinin her bir ayrıntısına verdiğiniz zaman, çaba ve dikkati geçmiş, şimdiki ve gelecekteki çalışanlarınızla kurduğunuz iletişimde de aynı ölçüde vermelisiniz.

Web sitemizdeyken tüm ayrıntılara 'Bu işe başvuran bir adayım' düşüncesiyle bakın. Bu iş tanımını okurken ne hissediyorum? Hangi kelimeleri kullanıyorlar? Bu kelimelerin kendi önyargılarım veya düşünme biçimlerimle ilişkisi nedir? Sorularını sorun.

Bu yalnızca iş tanımıyla ilgili değil. Örneğin başvuru yapan bir adaya gönderilen otomatik e-posta, bir aday görüşmesinin yapılışı, iş teklifinin sunulma şekli ya da Great Place To Work® Sertifikası™ almış olduğunuzu gösterme şekliniz için de aynı durum geçerlidir.

İşe alım sürecinin her aşamasında işveren markanıza ve bu markanın nasıl sunulduğuna dikkat edin.

7. İlk izlenimin önemli olduğunu unutmayın

İlk izlenimler artık ilk görüşmede başlamıyor. Adaylar, daha başvuru yapmadan organizasyonunuzun Glassdoor incelemelerinden, Great Place To Work sertifikalı şirketler profilinden veya LinkedIn profilinden iş yeriniz hakkında bir fikir oluşturmuş oluyorlar.

En iyi yetenekleri arıyorsanız, tüm bu ilk izlenimlerin adayların beklentilerini yansıtmasına dikkat etmelisiniz. Günümüzde iş arayanların elindeki avantaj geçmişe göre daha fazla ve adaylar işverenden beklentileri açısından daha kararlılar. Araştırmamıza göre Y Kuşağı, önceki nesillere göre işlerinin bir amaca hizmet etmesini isterken Z Kuşağı psikolojik ve duygusal olarak sağlıklı iş yerleri istiyor.

Adaylar eskiden ‘Sadece bir iş istiyorum, gerisi önemli değil’ diye düşünüyorlardı. Şimdi ise sadece bir iş değil, kendi değerlerine uygun bir iş yerinde çalışmak istiyorlar.

8. İki yönlü düşünün

Çalışanların nasıl işe alınacağı konusu uzun zaman tek yönlü bir iş olarak görüldü ve organizasyonun aday için doğru seçim olmasını sağlamaktansa, iş yerine uyacak doğru adayı bulmaya önem verildi.

Peki, adaylar sizinle çalışmaktan memnun olacak mı? Sizinle ilerleme fırsatları görüyorlar mı? Adayların finansal, profesyonel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayabiliyor musunuz?

9. Mevcut iş gücünüzden yararlanın

Yeni yetenekler kazanmak istediğinizde dışarıya çok fazla odaklanarak, en büyük iç kaynağınızı kolaylıkla gözden kaçırabilirsiniz. Çalışan tavsiyeleri, işe alım sürecinde sıklıkla göz ardı edilen bir yoldur.

Çalışanlar sizin ve markanızın en büyük elçileri. Çünkü onlar iş arkadaşlarıyla iletişim halinde olan ve sosyal medyada kendini ifade eden kişiler.

Belirli bir tavsiye teşvik programı yürütmüyor olsanız bile, mevcut çalışanlarınıza neden sizinle çalıştıklarını sormanız, yeni başlayacaklara neler sunabileceğiniz hakkında fikir verebilir. Giderek yaygınlaşan bu ”mevcut çalışan görüşmelerinin“ yıldönümleri, zam, terfi gibi önemli aşamalarda yapılabilir.

Hatta yeni bir şeyler denemek amacıyla veya yeniden yapılanmalar nedeniyle ayrılmış olan çalışanları yeniden işe alabilirsiniz. Ayrılma süreci saygı ve empatiyle yürütülürse bu eski çalışanlar, koşullar tersine döndüğünde geri dönmeye hevesli ve istekli olabilirler.

10. İş yerlerinde yaşanan değişimi fark edin

Bir zamanlar neredeyse yalnızca serbest çalışanların ve üst yönetimin faydalanabildiği bir avantaj olan hibrit ve uzaktan çalışma, artık tüm çalışanlar için bir norm haline geldi. Biz bu yeni normale alışırken organizasyonların da yeni işe alım stratejilerine uyum sağlaması gerekiyor.

Eskiden hayatımızı hafta sonları yaşardık. Şimdi organizasyonların daha esnek çalışma şekilleri sunması gerekiyor. Bunun bir yolu, ofiste daha az zaman geçirmek, belki de ofise haftada bir gitmek olabilir. İş arayanlar esneklik bekliyor çünkü iş dışında da yaşanacak bir hayat var.

Esnek zamanın altında yatan mantığı fark etmek gerek. Çalışan seyahat etmeyi seviyor olabilir. Belki bir ebeveyn olabilir. Ya da çarşamba günleri saat 12'de bir sanat dersi almayı isteyebilir. Adayı tüm benliğiyle kabul etmeli ve işe başladıktan sonra tüm benliğini işine yansıtabilmesi için onu teşvik etmelisiniz.

İş hayatımız, insani bir yaklaşımla şekillendi. Hepimiz iş-yaşam dengesinin gerçekte ne olduğunu ve bunun iş gücü için ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyoruz.

11. İşe alma ile çalışanı elde tutmanın aynı şey olmadığını unutmayın

Yeni bir çalışanı işe almak flört etmek gibi gelebilir. Çeşitli insanlarla tanışarak bağlanacağınız ”doğru“ kişiyi ararsınız.

Buna göre elde tutmayı da uzun vadeli bir ilişkiye benzetebiliriz. İlk günlerde çalışanı cezbetmek başka bir şey, bu bağlılığı balayı döneminin ötesine taşımak başka bir şeydir.

İşe alım, çalışanların organizasyonunuza ilk adımı atması sürecidir. Elde tutma ise çalışanları organizasyonunuzda tutmak için yaptıklarınızı ifade eder. İşe alım aşamasında yaptığınız şeyler ileride meyvesini verir.

İşveren markanız sizi rekabette öne çıkarıyor mu? Great Place To Work® Sertifikası™ alarak tercih edilen bir işveren olduğunuzu kanıtlayın ve en iyi yetenekleri kendinize çekin.

 



Bültenimize Abone Olun

0 (212) 236 50 20
© Great Place To Work® Institute Türkiye. Tüm hakları saklıdır
made with by CIC